Dolar 34,2558
Euro 37,4891
Altın 2.918,44
BİST 8.876,22
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 22°C
Çok Bulutlu
Bursa
22°C
Çok Bulutlu
Pts 23°C
Sal 20°C
Çar 16°C
Per 17°C

Anadolu’daki Höyükler neden kazılmıyor?

Anadolu’daki Höyükler neden kazılmıyor?
18 Ocak 2024 07:43
A+
A-

Anadolu’da yaklaşık 20.000 höyük bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunların büyük bölümü Bakır ve Tunç çağlarına aittir ve Anadolu tarihinin aydınlanmasında rol oynayacakları kesindir. Buna rağmen ne batılı arkeologlar ne de Türkiye bu Höyüklerin kazılması noktasında hevesli değiller. Luvi Çalışmaları Vakfı başkanı İsviçre’li Jeolog Eberhard Zangger’e göre Batının bu politikasının nedeni Batı Kültürü’nün Anadolu kökenlerini gizlemek.

Anadolu’daki höyüklerin büyük kısmı korumasız durumdadır. Çoğunlukla etraflarında çit ve/veya uyarı levhası dahi bulunmaz. Önemli bir kısmı tarım arazilerinin içerisindedir. Büyük bir bölümü define arayıcıları tarafından kısmen veya ciddi hasar verecek şekilde tahrip edilmişlerdir.

Orhangazi’ye baktığımızda ise elbette başta 8 bin yıllık Ilıpınar gelmekte. Ben yazıp anlamaktan usandım. Ama Orhangazi ve Bursa’yı yönetenler 8 bin yıllık Ilıpınar’ı görmemekte ısrar ediyorlar. İlçeyi turizme açmak için Ilıpınar ve diğer önemli höyüklerden daha iyi fırsat bulamazsınız.

Ve Orhangazi’de Ilıpınar dışında bulunan höyükler…

Hacılartepe Höyüğü: 1995 yılında tescil edilen Höyüğün üzeri; yapılan arkeolojik kazı çalışmalarından sonra; tarla sahibi tarafından dozerle düzlenmiştir. Günümüzde tarla olarak kullanılmaktadır. D.H. French tarafından 1965 yılında saptanan höyük yaklaşık 150 x 4 m boyutlarındadır. 1993-95 yıllarında J.J. Roodenberg tarafından kazılan höyüğün detaylı bir yayını henüz yapılmamıştır. Höyükteki tüm kültür dolgusu Erken Tunç Çağı I. II. ve III. evreye tarihlenmektedir. Yüzey toplamalarında Geç Kalkolitik Çağ’a tarihlenen siyah açkılı çanak çömlek parçaları ele geçmiştir. Höyükte çıkan eserlerin Çanak çömleklerin tipik Troya ve Demircihöyük’ten bilinen örneklere benzediği belirtilmektedir. Hacılartepe Höyüğü ‘nden alınan bazı  örnekler, yaklaşık MÖ. 2400 tarihini vermiştir.

Tepecik (Yeniköy) Höyüğü: Höyüğün üzerinde tarım yapılmaktadır. Kuzeydoğu yamacı tarla açmak için kesilmiştir. 1995 yılında Tepecik Höyük adıyla tescil edilmiştir. 1948 yılında K. Kökten; 1960 yılında J. Mellaart; 1964 yılında Cullberg; 1965 yılında ise D.H. French tarafından yüzeyinden çanak çömlek parçaları toplanmıştır. Kökten; bu höyüğü Tepetarla olarak isimlendirmektedir. Toplamalarda; Kalkolitik Çağ’a tarihlenen siyah açkılı maldan parçalar bulunmuştur. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır. Höyükten İlk Tunç II-III. evre ve MÖ 2. binyıl malzemeleri gelmektidir. Troya I ile çağdaş İznik tipi çanak çömlek parçaları vardır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.

Sölöz: Antik coğrafyada eski adı Pthapolis olan kasabayı eski Yunan kaynaklarına göre Argonotlar’dan Thassos kurmuştur. Argonotlar bir mola sırasında bu bölgeye geldiklerinde, Thassos’un yakın dostu Soloeis, ümitsiz bir aşk sonucu Kocadere’ye kendini atarak yaşamını yitirmiştir. Bu nedenle Kocadere’ye Soloeis adı verilmiştir. Thassos’da, derenin kenarına Pthapolis adıyla bir kent kurmuştur. Pthapolis adı, Apollon yurdu demektir. Köyde ise Soloeis’in kardeşleri bırakılmıştır. 1945 yılında Sölöz’de Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu tarafından gerçekleştirilen arkeolojik yüzey araştırmalar buradaki yerleşmenin Kalkaolitik çağa değin uzandığını göstermektedir. Araştırma neticesinde çok eski yerleşim yeri kalıntısına ve köyün bulunduğu alanda höyüğe rastlanmıştır. Köyün içinden geçen dere civarında bulunan höyüğün tarihi, taş devrine kadar inmektedir. Kocadere’nin batısındaki yükseltide höyüğün yoğun kalıntıları bulunmaktadır.

İznik Gölü Kenarında 3 Höyük: Höyükler üzerine önemli bilgileri veren değerli Hocam Raif Kaplanoğlu bununla ilgili olarak; “İznik Gölü’nün doğusunda da üç höyük bulunmaktadır. Bunlardan ilki İznik’in doğusundaki Görüstan veya Körüstan olarak anılan eski bir köyde bulunan Üyücek Tepe’dir. Höyüğün  1,5 km kuzeyinde Hocaköy, güneyinde ise İznik-Mekece yolu bulunmaktadır. Bu höyük 150 m çapında, 5 m yüksekliktedir. Çakırca köyü yakınlarında da Höyücek adlı bir başka höyük bulunmaktadır. 200-300 m uzunluğunda, 10 m yüksekliğinde bulunan bu höyük oldukça büyüktür. Ayrıca İznik’in doğusunda bulunan Karadin köyünde de bir höyük bulunmaktadır” araştırmasını aktarmaktadır.

Ve elbette Bassilinopolis…

Roma İmparatoru Julianus’un annesi, Julius Costantius’un ikinci eşi olan prenses Basilina adına kurulmuş ve adına da bu prensesin onuruna “Bassilinopolis” denmiş kentin Çeltikçi ve Orhangazi‘den sonra üçüncü ayağını oluşturan köy.. Metropolitler tarafından bir çok kez kapışma konusu olan bu kentle ilgili bilgilere 11. yy.’dan sonra ulaşılamaz. Kaynaklardan kentin birden yok olmasında özellikle depremin daha sonra da gölün su seviyesinin yükselmesinin etkili olduğu anlaşılmaktadır.

Evet değerli okurlar durum bu iken, suni ve saçma etkinliklerle Turizm Kenti Orhangazi” yaratma derdine düşenler elimizdeki değerleri umarız görürler.

Biz hatırlatmaya devam edeceğiz yılmadan.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.