Dolar 35,4694
Euro 36,5721
Altın 3.051,73
BİST 9.715,86
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 8°C
Yağmurlu
Bursa
8°C
Yağmurlu
Çar 9°C
Per 10°C
Cum 9°C
Cts 10°C

Gemlik ve Çevresindeki Köylerde Yaşanan Katliam: 1921 Gemlik Katliamı: İnsanlığın Unutulmaması Gereken Karanlık Sayfası

Gemlik ve Çevresindeki Köylerde Yaşanan Katliam: 1921 Gemlik Katliamı: İnsanlığın Unutulmaması Gereken Karanlık Sayfası
14 Ocak 2025 20:00
A+
A-

“Gemlik ve Çevresindeki Köylerde Yaşanan Katliam” adlı yazımda yazdıklarımla başlayan bu yazıda, 1921 yılında Gemlik ve çevresindeki köylerde yaşanan trajediyi daha derinlemesine ele alarak, 1001 insanın hayatını kaybettiği ve yalnızca bir kişinin hayatta kalmayı başardığı o korkunç günün izlerini sürmeye devam edeceğiz.


1921 yılında Gemlik ve çevresindeki köylerde yaşanan olaylar, sadece bölgeyi değil, tüm bir milletin hafızasında silinmez izler bırakmıştır. Bu acı dolu yıllarda, yerleşim yerleri işgal edilmiş, insanlar yalnızca hayatta kalmak için değil, aynı zamanda sevdiklerini, köylerini ve kültürlerini koruyabilmek adına büyük bir mücadele vermiştir. Bu yazıda, Gemlik ve çevresindeki köylerde yaşanan bu büyük trajedinin, özellikle 1001 kişinin hayatını kaybettiği ve yalnızca bir kişinin kurtulmayı başardığı o korkunç günün derin izlerini inceleyeceğiz.
Bir Topluluğun Son Umudu: 1001 Kişi ve Bir Hayatta Kalma Mücadelesi
Haydariye köyü ve çevresindeki köylerden kaçan insanlar, yıkıcı saldırılardan ve katliamlardan korunabilmek için hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda kalmışlardır. 1921 yılı Mayıs ayında, Yunan askerleri ve onlara bağlı Rum çetelerinin düzenlediği saldırılardan kaçan yaklaşık 1100 kişilik bir grup, İstanbul’a (Dersaadet’e) sığınabilmek için bir araya gelmiş, Elmalık mevkiinde buluşmuşlardır. Bu grup, başlarında hamile kadınlar, sırtlarında bebekleriyle anneler, yaşlılar, erkekler ve çocuklardan oluşan bir halk kitlesiydi. Her biri, yaşamını sürdürebilmek ve sevdiklerine ulaşabilmek için umut taşıyor, fakat aynı zamanda büyük bir korku içindeydiler.


İşte bu 1001 kişilik grup, 11 Mayıs 1921’de yola çıkmış, hayatta kalma umutlarıyla İstanbul’a doğru ilerlemeye başlamıştır. Ancak, bu umut dolu yolculuk, kısa süre sonra büyük bir felakete dönüşmüştür. Yunan askerlerinin kuşatması altına alınan bu insanlar, korkunç bir katliamın ortasında kalmışlardır. Yunan askerleri ve onlara rehberlik eden Rum çeteleri, bu masum halkı, makineli tüfeklerle tarayarak hunharca öldürmüşlerdir. Birçok kişi, ilk kurşunlarla hayatını kaybetmiş, bazıları ise cesetlerin arasında can vermek zorunda kalmıştır. Birbirlerinin üzerinden geçerek hayatta kalmaya çalışan insanlar, bu katliamın kurbanı olmuşlardır.


Fakat her şeyin ortasında, mucizevi bir şekilde hayatta kalan tek bir kişi olmuştur. Bu kişi, “Cihanoğlu” ismiyle tanınan bir şahıstır. Bu kişi, yüzlerce ceset arasından sıyrılarak, hayatta kalmayı başarmıştır. Ancak, bu hayatta kalma mücadelesi, geriye kalan 1001 insanın kaybolduğu, can verdiği bir trajedinin yalnızca tek bir tanığıdır. Yaşanan korkunç olay, topluluğun büyük kısmının katledildiğini, bir kişinin ise mucizevi bir şekilde kurtulmuş olduğunu gözler önüne sermektedir.

Tanıklıklar ve İğrenç Gerçekler
Bölgedeki tanıkların ifadeleri, bu trajedinin boyutlarını ve yaşanan vahşeti gözler önüne seriyor. Kapaklı köyünün imamı Mustafa Efendi ve Hayriye köyünün öğretmeni İsmail Efendi, o dönemdeki zulmün gerçekliğini onaylamış, Yunan askerlerinin ve Rum çetelerinin işlediği katliamları anlatmışlardır. Onların tanıklıkları, bir halkın, özellikle masum köylülerin nasıl sistematik olarak öldürüldüğünü, köylerin nasıl yok edildiğini ve her şeyin bir anda nasıl karanlık bir trajediye dönüştüğünü gün yüzüne çıkarmaktadır.

 

Uluslararası Tepkiler ve Gözlemler
Yunan askerlerinin işlediği bu vahşi katliam, sadece bölge halkını değil, dünya kamuoyunu da derinden etkilemiştir. 15 Mayıs 1921 tarihinde, Mudanya Körfezi’ne gelen bir komisyon, bölgede yaşanan yıkım ve katliamları yerinde inceleyerek rapor etmiştir. Armutlu, Narlı, Kapaklı, Karacaali, Kumla ve Fıstıklı köylerine yönelik yapılan incelemelerde, bu köylerdeki şiddet ve yıkım belgelenmiştir. Komisyon, bu köylerdeki olayları kaydederken, 1001 kişinin öldüğü bu korkunç olayların şok edici gerçeklerini dünya gündemine taşımıştır.

Zulmün Derin Kökenleri ve Nefretin Etkisi
Bu trajedinin arkasındaki sebeplerin başında, yıllardır süregelen etnik ve dini nefrettir. Yunan askerleri ve yerel Rum nüfusu, özellikle Türk köylerine karşı derin bir nefret beslemekteydiler. Bu nefret, bölgedeki Ermeni ve Rum mültecilerinin varlığı ile daha da şiddetlenmiş ve bölgedeki köylerde yaşayan Türk halkına yönelik büyük bir zulmü tetiklemiştir. Yunan askerlerinin ve Rum nüfusunun, köylere karşı uyguladıkları bu şiddet, sadece bir etnik düşmanlık meselesi değil, aynı zamanda bölgedeki stratejik hedeflere ulaşma çabasının da bir sonucuydu. Bu bağlamda, 1001 kişinin katledilmesi, sadece bir etnik çatışmanın değil, savaşın acımasız doğasının bir yansıması olarak tarih sayfalarına yazılmıştır.

Tarihin Unutulmayan Yüzü
Gemlik ve çevresindeki köylerde yaşanan bu trajedi, sadece o dönemdeki halkı değil, tüm bir milleti derinden etkilemiş ve uzun yıllar boyunca unutulmaz acılara yol açmıştır. Bu olay, o günün mağdurları kadar, geleceğe de bir ders bırakmış, savaşın ve şiddetin ne denli yıkıcı olabileceğini göstermiştir. Yunan işgalinin ve yerel Rum nüfusunun işlediği bu zulüm, tarihi boyunca yalnızca bir halkı değil, insanlığın ortak değerlerini de hedef almıştır.
Bugün, geçmişin bu acılarına ışık tutmak, bu zulmü unutmamak ve gelecekte benzer olayların yaşanmaması için herkese sorumluluk düşmektedir. 1001 masum insanın hayatını kaybettiği, tek bir kişinin ise mucizevi bir şekilde hayatta kaldığı bu trajedi, tarihteki derin izlerden biri olarak kalmıştır ve asla unutulmamalıdır. Barış, hoşgörü ve anlayışın hakim olduğu bir geleceğe doğru adım atabilmek için, bu tür trajedilerden dersler çıkarılmalı ve insanlık adına bir daha asla yaşanmaması için hep birlikte çaba gösterilmelidir.
Gemlik ve çevresindeki köylerde yaşanan bu trajedi, yalnızca bir halkın acısını değil, tüm insanlığın ortak hafızasına kazınması gereken bir karanlık sayfayı temsil etmektedir. 1001 masum insanın hayatını kaybettiği, sadece bir kişinin hayatta kalmayı başardığı bu katliam, savaşın ne denli yıkıcı ve acımasız olabileceğini gözler önüne sermektedir. Yaşanan bu acılar, yalnızca bir bölgeyi değil, tüm bir milleti derinden sarsmış, tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Bugün, geçmişin acılarını hatırlayarak, insanlık olarak barış, hoşgörü ve anlayışa dayalı bir dünya kurmak için sorumluluk taşıyoruz. Bu trajedinin izlerini unutmamak, yaşanan zulmün bir daha tekrar etmemesi için bir ders olarak almak, hem o dönemde kaybedilen canların anısını yaşatmak hem de geleceğe daha aydınlık bir miras bırakmak adına son derece önemlidir. Geçmişte yaşanan acıların hafızalarda canlı tutulması, sadece o dönemin mağdurlarının haklarını savunmakla kalmaz, aynı zamanda insanlık adına da büyük bir sorumluluk yükler. Bu tür trajedilerden çıkarılacak dersler, gelecekte benzer felaketlerin yaşanmaması için en güçlü korunma kalkanını oluşturur.

Barışa giden yol, geçmişin karanlık izlerine ışık tutarak, insan hakları ve adaletin ön planda olduğu bir dünyanın temellerini atmakla şekillenecektir. Bu yolda hepimizin üstüne düşen görev, sadece geçmişi unutmamak değil, aynı zamanda birbirimize karşı duyduğumuz önyargılardan ve nefretlerden sıyrılarak, hoşgörü, eşitlik ve adaletin hüküm sürdüğü bir toplum yaratma çabası içinde olmak olmalıdır. Bu acı dolu tarih, yalnızca bir hatırlatmadır: Barışı sağlamak, insanlık için her şeyden önce gelmeli ve yaşanan trajediler bir daha asla tekrarlanmamalıdır. Gelecek nesillerin, bu tür acıları yaşamaması için hep birlikte çalışarak, geçmişin hatalarından ders almalı ve birbirimize daha merhametli, anlayışlı ve adil bir dünya bırakmalıyız.
Bu insanları anmak ve yaşadıkları trajediyi unutmamak için, onların hatıralarını yaşatacak anıtlar, belgeseller ve eğitim çalışmaları ile toplumda farkındalık yaratılmalı, böylece acıların bir daha yaşanmaması için önemli adımlar atılmalıdır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.