Gemlik’te Havlaması Yasaklanmış Bir Hayat

Ben Çakıl,
Gemlikli sokak köpeği Çakıl.
Balıkpazarı’nda doğdum, burada büyüdüm. İlçenin neredeyse tüm çöp konteynerlerini, tüm kaldırım taşlarını bilirim.
Çınaraltı’nın gölgesi benim yazlık konutumdu bir zamanlar.
Şimdi mi? Oraya bile çıkamıyorum, “tehlikeli köpek” yaftası yedim geçenlerde. Havladım diye!
Biliyor musunuz, son zamanlarda aramıza yeni yüzler katıldı.
Pasaportları(küpe) bile yok ama geldiler.
Kimi Suriye’den, Afganistan’dan, kimi de Ukrayna’dan…(teşbihte hata olmaz) Kedisi var, köpeği var.
Barınaklarda fazlalık oldular diye kamyonlara tıkılıp Gemlik’e gönderilmişler.
Bir de utanmadan “hayvani(insani! )bir çözüm” diyorlar buna.
Biz kendi sokaklarımızda yer bulamazken, göçle gelen arkadaşlarımızla aynı kaldırımda mama paylaşmaya çalışıyoruz.
Onlara da acıyorum. Ne adresleri belli, ne geçmişleri. Ama bizimle aynı muameleyi görüyorlar:
Hiçlik….
Çünkü bizim barınağımız bile yok.
Evet evet, yıllardır yok.(Olanı da gördük)
Her belediye seçiminde bir “modern barınak” projesi çıkar, sonra üstüne toprak atılır.
Bizse toprağın üstünde, kaderin altında yaşarız.
“Gemlik hayvan dostudur” der afişlerin içerikleri. (Sözüm ona)
Dost dediğin aç bırakır mı yahu?
Geçenlerde veterinerlik binasının önünde bekledim saatlerce. Bir gözümde çapak, burnumda kan vardı. Kimse çıkmadı. Meğer orası sadece aşı günlerinde “ziyaret edilesi” bir yermiş. Bize de ‘görülmeyen hasta’ muamelesi!
Yabancıya yer var, bize yer yok.
Oysa ben bu sokaklarda doğdum. Bu kentin paslı tabelasında, her düşen taşında bir pati izim var.
Ama öz yurdumda garip, öz sokağımda sürgün oldum.
Ey Gemlikli yöneticiler…
Havlamamı susturabilirsiniz belki, ama varlığımı silemezsiniz.
Çünkü ben bu toprağın sessiz tanığıyım.
Ve hala bir yuvam yok!….