TGK: “Gazetecilik Mesleği Yasayla Güvence Altına Alınmalı”
 
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun (TGK) 29. Başkanlar Kurulu Toplantısı, Bursa’da tarihi Karpalas Otel’de geniş katılımla gerçekleştirildi. TGK Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte ülke genelinden çok sayıda Gazeteciler Cemiyeti başkanının katıldığı toplantıda, gazetecilik mesleğinin maruz kaldığı baskılar ve mesleki güvencenin eksikliği gündemin ilk sırasında yer aldı.
Gazetecilik Mesleği İçin Yasal Dayanak Çağrısı
Toplantıda alınan ortak kararla, basın özgürlüğünün korunması ve gazetecilik mesleğinin anayasal ve yasal güvence altına alınması gerektiği vurgulandı. Konfederasyon, gazetecilerin sadece düşüncelerinden ve haberlerinden dolayı yargılanmalarına karşı olduklarını belirterek, medya mensuplarına yönelik her türlü tehdit, baskı ve sansüre karşı ortak mücadele çağrısında bulundu.
Gemlik Gazeteciler Cemiyeti İlk Kez Katıldı
Toplantıya ilk kez katılan Gemlik Gazeteciler Cemiyeti, Marmara Gazeteciler Federasyonu’na katılımının ardından TGK’nın en genç üyesi olarak dikkat çekti. Cemiyeti Başkan Erkan Zambak ve Başkan Yardımcısı Ömer Faruk Demirok temsil etti. Zambak, tanıtım bölümünde yaptığı konuşmada Gemlik’in yerel medyada büyüyen gücüne ve dayanışma kültürüne dikkat çekti.
Yerel Medya ve Ekonomik Sıkıntılar Masaya Yatırıldı
Toplantıda ayrıca yerel basının yaşadığı ekonomik darboğaz, reklam gelirlerindeki düşüş ve dijital dönüşümün etkileri masaya yatırıldı. Gazetelerin ayakta kalabilmesi için kamu destekli projelerin artırılması, yerel yönetimlerle iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı.
Bolu Grand Kartal Faciası Gündemdeydi
Toplantının önemli başlıklarından biri de geçtiğimiz günlerde Bolu’da yaşanan Grand Kartal Otel faciası oldu. Olayın, turizm sektörü ve yerel medya üzerindeki etkileri değerlendirilirken, kriz anlarında medyanın doğru bilgiyle kamuoyunu bilgilendirme görevinin önemi bir kez daha öne çıktı.
Sonuç Bildirgesi Hazırlanacak
TGK Başkanı, toplantının sonunda bir sonuç bildirgesi hazırlanacağını ve bu bildirgede mesleki taleplerin yanı sıra yasal düzenleme önerilerinin de yer alacağını duyurdu. Toplantı, dayanışma mesajları ve mesleki birlik çağrıları ile son buldu.
 
  
  
  
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu 29. Başkanlar Kurulu Toplantısı, Karpalas Otel’de TGK Yönetim Kurulu ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanları’nın katılımıyla düzenlendi. Gazetecilik mesleğinin yasal güvence altına alınması istendi.
Gemlik Gazeteciler Cemiyeti’nin Marmara Gazeteciler Federasyonu üyeliği sonrası ilk kez katıldığı toplantıda cemiyeti Başkan Erkan Zambak ve Başkan Yardımcısı Ömer Faruk Demirok temsil etti. Zambak, toplantının takdim bölümünde Gemlik Gazeteciler Cemiyeti’nin TGK’nın en yeni ve en genç üyesi olduğunu vurguladı. Toplantıda, basın sektörünün güncel sorunlarının yanı sıra yerel basının ekonomik olarak sürdürülebilirliği ve Bolu’da meydana gelen Grand Kartal Otel faciasının turizm sektörü üzerindeki etkileri ile bu durumun nasıl aşılabileceği konuları ele alındı.
TGK Başkanlar Kurulu’nun divan üyeliği seçiminde TGK Genel Başkan Vekili Sefa Özdemir divan başkanı, TGK Genel Sekreteri Ergün Ata ve Bolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mert Minisker, divan katibi olarak seçildi.
Toplantıda konuşan TGK Genel Başkanı Mehmet Nuri Kolaylı, 21 Ocak 2025 tarihinde yaşanan Grand Kartal faciasının tüm ülkeyi ve gazetecileri yasa boğduğunu belirterek, “21 Ocak 2025’de Bolu sınırları içinde, sadece Bolu’yu değil, tüm ülkeyi, dahası insanlığı yasa boğan bir olay yaşandı. Kundakdaki bebek, çocuk, genç, yaşlı tam 78 canımız diri diri yanarak, dumandan boğularak yaşamını kaybetti. Önümüzdeki Pazartesi günü bu canlarımızı kaybetmemize neden olan sorumsuzların, daha ileri giderek söyleyeceğim, vicdansızların yargılanmasına devam edilecek. Karar verilmesini beklediğimiz bu duruşmada adaletin yerini bulacağına olan inancımızı belirtmek istiyorum” dedi.
Bolu Gazeteciler Cemiyeti’nin örnek organizasyonu
Bolu’nun bu toplantıdaki misafirperverliğinin örnek teşkil ettiğini kaydeden Kolaylı, “Nevşehir’de gerçekleştirdiğimiz buluşmanın ardından, bugün Bolu’da, değerli ev sahibimiz ve yol arkadaşımız Bolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mert Minisker’in örnek organizasyonuyla sizlerle yeniden bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadığımı belirtmek istiyorum. Bugün gerçekleştirdiğimiz 29. Başkanlar Kurulu Toplantımızın, gerçekten zor bir süreçten geçen ve her geçen gün daha da zorlaşan mesleğimize yeni bir açılım getirmesini ve burada dile getireceğimiz görüşlerle hazırlayarak yayınlayacağımız TGK 29. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi’nin sektörümüze katkı sağlayacağını umut ediyorum” şeklinde konuştu.
“Basın İlan Kurumu cezalandırıcı değil teşvik edici olmalıdır”
Medya sektörünün son zamanlarda çok zor bir süreçten geçtiğini kaydeden Kolaylı, sözlerine şöyle devam etti: “Hepimizin yakından tanık olduğu gibi; Ekonomik, siyasi ve teknolojik gelişmelerden yakından etkilenen sektörümüz, başta basın özgürlüğü ve yerel gazetelerin ekonomik sıkıntıları olmak üzere birçok sorunla karşı karşıyadır. Konuşmamda önceliği, her zaman olduğu gibi yerel basın kuruluşlarına ve bu kuruluşlarda fedakârca çalışan meslektaşlarıma vereceğim. Yerel basın kuruluşları çok zor bir süreçten geçiyor. Bir yandan ekonomik sorunlar, diğer yandan çeşitli kurum ve kuruluşların baskıları ve yetersiz yasal düzenlemeler sektörümüzü içinden çıkılmaz bir çözümsüzlük sürecine sürüklüyor. Bu noktada; Basın İlan Kurumu’nu çeşitli uygulamalarına dikkat çekmek istiyorum. Sektörümüzün desteklenmesi ve ekonomik sorunlarımızın bir nebze de olsa çözümü için vurgulamalıyım ki; Basın İlan Kurumu cezalandırıcı değil teşvik edici olmalıdır. Çünkü Basın İlan Kurumu aracılığıyla dağıtılan resmî ilanlar, yerel gazeteler ve yerel internet siteleri için hayati bir gelir kaynağıdır. Ama özellikle son iki yılda yerel basın kuruluşlarına uygulanan cezalar ve gazetelere yönelik birleşme baskıları, yerel basınımızı bunaltmış durumdadır. Yerel basın kuruluşlarına uygulanan baskıların yeni dönemde son bulması, Basın İlan Kurumu’nun yerel basını destekleyici ve teşvik edici çalışmalar yapmasını diliyoruz. Resmî ilan kesme cezaları, ilan hakkının iptali ve gazeteleri birleştirme yönündeki baskılar, hem ekonomik sürdürülebilirliği hem de yerel düzeydeki çok-sesliliği olumsuz etkilemektedir. BİK’in ilan kesme cezaları açıkça “baskı yöntemi” haline gelirken, gazeteleri birleştirerek azaltma politikası sonucu yerel demokrasinin çoksesliliği kısıtlanmaktadır. Öte yandan, ilanların birleştirilmesi, işlerin bölünerek ilan sınırları dışına çıkması, doğrudan alım ve acil alım yöntemlerine sıklıkla başvurulması, kooperatif ve dernek ilanları ile özel eğitim kurumu ilanlarının yayın zorunluluğunun kaldırılması gibi nedenlerle resmî ilanlarda ciddi oranda azalma yaşandı. Yerel internet siteleri de BİK’e başvuru kriterleri, yayın süresi, editoryal kadro, yerel varlık, ziyaretçi ile erişim ölçütleri gibi asgari şartları sağlamada zorlanmaktadır. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün olmadığı, çok sesliliğin kesildiği bir ortamda demokrasiden ve halkın haber alma hakkından söz edilemeyeceği unutulmamalıdır.”
“Gazetecilik Meslek Yasası’na acilen ihtiyaç duyulmaktadır”
Medya sektörünün en büyük sorunlarından birinin meslek yasası olduğunu vurgulayan Mehmet Nuri Kolaylı, “Bir diğer önemli sorunumuz, her fırsatta vurgulamaktan asla geri adım atmayacağımız Meslek Yasası eksikliğidir. Basınımız, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’na acilen ihtiyaç duymaktadır. Her iş kolunda düzenleyici yasalar varken, ne yazık ki basın sektöründe böyle bir yasa olmayınca dileyen herkes, eğitimine ve bilgi birikimine bakılmaksızın “gazeteciyim” diyerek mesleğe başlayabilmektedir. Bu durum, mesleki standartların düşmesine, haber kalitesinin azalmasına ve kamuoyunun bilgi kirliliğiyle karşılaşmasına neden olmaktadır. Özellikle dijital medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte “gazetecilik” adı altında etik dışı ve sorumsuz yayıncılık yapanların sayısında artış gözlemlenmektedir. Bu nedenle; gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’ teknolojik gelişmeler de göz önüne alınıp günümüz koşullarına uygun olarak çıkarılmalıdır. Yeni yasa, gazetecilik eğitimi almış ve belirli mesleki yeterliliklere sahip kişilerin mesleği icra etmesini sağlayacak kriterleri içermeli, ancak bu kriterler ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı bir araç olarak kullanılmamalıdır. Böyle bir düzenleme fikir özgürlüğünü kısıtlayıcı değil, tam tersine haber alma özgürlüğünü gerçek anlamda hayata geçirmeyi sağlayıcı nitelikte olmalıdır. Meslek yasası, gazetecilerin haklarını güvence altına alırken, aynı zamanda mesleki sorumlulukları ve etik ilkeleri de net bir şekilde tanımlamalıdır. Yine fırsatta vurguladığımız basın özgürlüğünün gerçek anlamda sağlamaması sorunumuz, adeta çözümsüzlüğe terk edilmiş haldedir. Türk Ceza Kanunu ile Terörle Mücadele Yasası’nda yer alan ve darbe dönemlerinden bu yana değişmeyen basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler mutlaka yeniden ele alınarak düzenlenmelidir. Özellikle “halkı yanıltıcı bilgiyi yayma” gibi muğlak ifadeler içeren maddeler, gazeteciler üzerinde büyük bir baskı oluşturmakta ve oto-sansürü artırmaktadır. Yüzlerce gazetecinin yargılandığı veya hapis cezası aldığı davalar, bu durumun ciddiyetini gözler önüne sermektedir. Dijitalleşmeyle birlikte yalan haberlerin ve dezenformasyonun yayılması da önemli bir sorun haline gelmiştir. Ancak, “Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen Basın Kanunu’ndaki değişiklikler, gazeteciler üzerinde caydırıcı bir etki yaratarak otosansürü artırma riski taşımaktadır. Yasanın kapsamının belirsizliği, ifade özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Meslektaşlarımızın yazdıkları yazılar ve yaptıkları haberler nedeniyle gözaltına alınmasına, tutuklanmasına ve uzun yargılama süreçlerinde tutuklu kalmalarına artık son verilmelidir” şeklinde konuştu.
“Çalışma şartlarının yeniden düzenlenmesi bir ihtiyaçtır”
Gazetecilik mesleğinin çalışma koşullarının düzeltilmesi adına çalışmalar yapılması gerektiğini kaydeden Kolaylı, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Sektörümüzde, yasal düzenleme eksiklerinden kaynaklanan sorunların yanında, çalışma koşullarının neden olduğu olumsuzluklar da yaşanmaktadır. Yaklaşık 70 yıl önce, 20 Haziran 1952’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5953 sayılı kanunda, 1961 yılında kapsamlı bir değişikliğe gidilerek meslektaşlarımıza önemli kazanımlar sağlanmıştır. Yıpranma hakkından yıllık izinlere, tazminat hakkından fazla mesaiye kadar geniş bir yelpazedeki bu kazanımlar, zamanla bir bir değiştirilmiş ve birçoğu geri alınmıştır. Bu yasanın da günümüz koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi sadece biz gazetecilerin değil, toplumumuzun bir ihtiyacı haline gelmiştir. Ayrıca, ‘yıpranmada basın kartı sahibi olma şartı’ mutlaka kaldırılmalıdır. Konuşmamı tamamlarken, örnek bir ev sahipliği ile bizleri ağırlayan Bolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mert Minisker’e ve çalışma arkadaşlarına, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonumuzun etkinliklerine her fırsatta katılan, destek olan siz değerli meslektaşlarıma ve değerli eşlerinize en içten şükranlarımı sunuyorum.”
 
 
 
 
 
