Dolar 40,8948
Euro 47,9043
Altın 4.414,87
BİST 10.870,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 30°C
Az Bulutlu
Bursa
30°C
Az Bulutlu
Sal 31°C
Çar 30°C
Per 32°C
Cum 35°C

Rant Düzenini Asla Kabul Etmeyeceğiz!

Rant Düzenini Asla Kabul Etmeyeceğiz!
18 Ağustos 2025 09:12
A+
A-

Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı, KESK Dönem Sözcüsü Derviş Erdem yaşanan gelişmelere çok sert sözlerle eleştirdi.

Erdem; “Bu ülkenin kamu emekçileri olarak yıllardır sadece kendi haklarımız için değil, halkın insanca yaşam hakkı, nitelikli ve ücretsiz kamu hizmetine erişim hakkı için mücadele veriyoruz. Ama gelin görün ki, bu ülkeyi yönetenler yıllardır halkı değil, yandaşı kollayan bir düzen inşa ediyor!

İnsanı değil betonu, üretimi değil borcu, emeği değil sermayeyi büyüten bir modelle; kamu yatırımlarını kısıp ülkeyi taşeronlaştırdılar! Hastaneler AVM’lere taşındı, okullar müteahhitlere teslim edildi, yollar paralı oldu, kamu hizmetleri paraya bağlandı. Kamu binalarını ticarethaneye, yurttaşı müşteriye çevirdiler!” dedi.

Derviş Erdem olarak açıkça ifade ediyorum:
Bu düzen kamu düşmanıdır! Bu düzen emek düşmanıdır! Bu düzen halk düşmanıdır!

“Eğitimde nitelik kalmadı, sağlıkta katkı payı yağmuru durmadı! İnsanlar borçla yaşıyor, gelecek karanlık, çocuklarımızın hayalleri bile ipotek altında! Bu mudur sosyal devlet?”

Eğitimi, sağlığı, ulaşımı; yani insan yaşamının en temel haklarını paraya endeksleyen bu çürümüş düzene artık ‘dur’ deme zamanı gelmiştir!

Yandaş müteahhitlere aktarılan milyarlar, kamu yatırımlarına gelince buhar olup uçuyor. Devletin kasası halk için değil, zenginler için açılıyor.

Kamu emekçileri bu adaletsizliğe boyun eğmeyecek! Halk için, eşitlik için, laik, bilimsel, parasız eğitim ve sağlık için sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Sözümüz nettir:
“Kamu hizmeti satılık değildir! Rant düzeni yıkılacak, halk kazanacak!”
Ve herkes bilsin ki, susan değil, direnen kazanacak!” dedi.

Açıklamanın tamamında Derviş Erdem;

“Bu ülkenin kamu emekçileri olarak sadece bizlerin hakları değil, tüm vatandaşların nitelikli, ücretsiz, ulaşılabilir bir kamu hizmeti alma hakkı yıllardır yok sayılıyor.

Yıllardır uygulanan üretime değil, borçlanmaya, betonlaşmaya dayalı insan ve doğa düşmanı bir model kurdular.

Emek karşıtı, sermaye yanlısı bu modelde kamu hizmetlerine, kamu yatırımlarına ayrılan kaynaklar kısıldıkça kısıldı.

Kamusal hizmetlerde, sosyal devlette koskoca gedikler açıldı.

Eğitimden, sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye tüm kamu hizmetleri özel sektöre devredildi, paralı hale getirildi. Kamu binaları ticarethaneye, vatandaşlar müşteriye çevrildi.

Bunun bedelini de söndürül(e)meyen yangınlarla, her gün bir yerde ortaya çıkan sellerle, felaketlerle hepimiz ödedik. Ödemeye de devam ediyoruz.

Bu modelde biz kamu emekçilerinin payına ise düşük maaşlarla, güvencesiz, angarya çalışma, çalışırken yoksulluk, emeklilikte sefalet düştü.

Dolayısıyla ASİM SEN, BASK, ÇALIŞAN SEN, DMK, HAK SEN, KESK, YURT SEN olarak; bugün sadece kendimiz için değil, nitelikli, ücretsiz, ulaşılabilir kamu hizmeti hakkı yok sayılan başta dar gelirliler olmak üzere bu ülkenin tüm insanları, tüm yurttaşlar için,

  • Toplu görüşmelerin her yıl yapılması,
  • Toplu görüşmelerin canlı yayınlanması,
  • Her yıl Aralık ayında açıklanan yeniden değerleme oranında memur ve emeklisine zam verilmesi ve masada diğer hakların konuşulması,
  • Yılda iki kere ikramiye verilmesi,
  • Birinci dereceye yükselen tüm memurlara 3600 ek gösterge verilmesi,
  • Yıllar boyu verdikleri emekler yok sayılan, göz göre göre sefalete itilen milyonlarca emeklinin hakkını savunmak,

İÇİN G(Ö)REVDEYİZ! İŞYERLERİNDE, ALANLARDA OMUZ OMUZAYIZ! bugün Türkiye’nin dört bir yanında üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz, bugün hizmet üretmiyoruz. Sokaklardayız, alanlardayız.

Başta kamu emekçileri ve emekliler olmak üzere tüm kamuoyu 4 milyon kamu emekçisini 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecini yakından takip ediyor. Ne yazık ki yıllardır uygulanan senaryo tekrar ediliyor, süreç bir kez daha oldubittiye getirilmek isteniyor.

Hükümet günlük bir simit parasına bile denk gelmeyen son teklifiyle kamu emekçileri ve emeklileri ile dalga geçmektedir.

Mevcut takvime göre toplu sözleşme görüşmeleri yarın bitecek.  Yarın mesai bitiminden sonra hakeme başvuru süreci başlayacak.  Ama şu saate kadar kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı temel sorunlara, sendikaların taleplerinin hangilerinin kabul edilip hangilerinin kabul edilmediğine ilişkin tek bir cümle dahi duymadık.

Çalışma Bakanı haftalardır “müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde hayırla sonuçlanacağını ümit ediyorum” açıklaması yapıyor.

Bizde buradan Sayın Bakan’ın şahsıdan kamu işverenine, iktidara soruyoruz. Bu teklifte 4 milyon kamu emekçisini, 2,5 milyon kamu emeklisini memnun edecek ne vardır?

  • İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret artışı var mı?
  • Bugün itibari ile 18 bin 680 TL tutarındaki ilave seyyanen ödeneğin taban aylığımıza ve emeklilerin mevcut aylıklarına yansıtılmasına ilişkin bir adım var mı?
  • Hangi ad altında olursa olsun emekli maaşlarımızı adeta kemiren, tüm ek ödemelerin taban aylığımıza, emekliliğimize yansıtılması var mı?
  • Barınma hakkı kapsamında konutu olmayan kamu emekçisine kira yardımı – kira desteği var mı?
  • Büyümeden, refahtan pay var mı? Yıllardır maaşlarımızı dilim dilim buharlaştıran Gelir Vergisi adaletsizliğine son verilmesi var mı?
  • Ücretsiz servis, yemek, ulaşım taleplerine ilişkin bir adım var mı?
  • Vekil, ücretli, taşeron, sözleşmeli, İHS’li gibi farklı adlar altında sürdürülen güvencesiz istihdama son verilmesi, güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi var mı?
  • Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi var mı?
  • Kayırmanın, torpilin kapısını sonuna kadar açtığını kabul ettiğiniz, seçim öncesi sözünü verdiğiniz mülakatın kaldırılması var mı?
  • Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan, cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulması var mı?
  • Bizim için en önemlisi Grev Hakkı ile Tamamlanmış Gerçek Toplu Sözleşme Sistemi, Demokratik Bir Çalışma Yasasına ilişkin tek bir cümle var mı?

YOK, YOK, YOK.  

Çünkü aslında ORTADA BİR TOPLU SÖZLEŞME TEKLİFİ YOKTUR.

TEKLİF YERİNE; 4 milyonu aşkın kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksulluk ile 2,5 milyon emekliyi ise daha fazla sefalet ile TEHDİT VARDIR. 

  • Vergi, harç ve cezaları %44 arttırdılar. Gelir Vergisinden, ÖTV’ye KDV’ye tüm vergileri ortalama %70 arttırdılar.
  • Sermayeye, patronlara teşvik üstüne teşvik vermeye, vergilerini affetmeye, faizden beslenen bir avuç asalak takımına dünyanın en yüksek faizini ödemeye devam ediyorlar. Tüm vergi yükünü bizlerin, halkın sırtına yıkıyorlar.
  • Ama sıra bizim maaşlarımıza gelince her seferinde önümüze TÜİK’in sahte rakamlarını, hiçbir zaman tutmayan hedeflenen enflasyon rakamlarını koyuyorlar.
  • Yoksulluk sınırının 2026 Ocak itibari ile en az 100 bin TL olacağı koşullarda bizlere sefalet oranları dayatıyorlar. “Talep ettiğiniz rakamları verirsek ekonominin, bütçenin dengesi bozulur” diye nutuk atıyorlar.

Ülkenin tüm dengelerini bozanların bu nutuklarına Artık Yeter diyoruz!

Buradan masada “yetkili” sıfatı ile oturan konfederasyonu ve sendikaları uyarıyoruz. Hiçbir kamu emekçisinin tarihe kara bir leke olarak geçecek yeni bir satış sözleşmesine tahammülü kalmamıştır.

Bu nedenle:

  • Hiç kimse hepimizle dalga geçilen bu teklife değer yüklemeye çalışmasın.
  • Milyonların maaş artışı talebinin dörtte birine bile denk gelmeyen rakamları görmezden gelerek “Üzerine bir, iki puan ilave edilirse çözülür” yaklaşımı sergilemeye kalkışmasın.
  • Kamu emekçilerinden gizli kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürütmeyi, kamu emekçilerinin temel hiçbir sorununu çözmeyen teklifleri kabul etmeyi aklından bile geçirmesin.
  • İktidar uyuşmazlık durumunda başvurulan Hakem Kurulu’nun objektif ve bağımsız kararlar verdiğine inanmamızı bekliyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki toplam 11 üyesinden 6’sı doğrudan, 1’i dolaylı olarak Cumhurbaşkanı tarafından atanan Hakem Kurulu her seferinde hükümetin noterliğini yapmıştır. Artık yeter. Bu sefer hiç kimse uyuşmazlıkta topu iktidarın noterliğini yapmanın ötesine geçmeyen Hakem Kuruluna atmaya kalkmasın.

Geldiğimiz nokta ortadadır.  Hükümet 4 milyon kamu emekçisine, 2,5 milyon emekliye, aileleri ile birlikte 25 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etmiştir. Bu teklife karşı yapılacak olan şey birkaç puanlık maaş artışını esas alan MÜZAKERE DEĞİL, MÜCADELEDİR.

Bu Karanlık Tablodan Tek Çıkış Yolu; Yetkinin asıl sahipleri olarak bizlerin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, ‘hak verilmez mücadele ile alınır’ ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçiyor.

Bu Karanlık Tablodan Tek Çıkış Yolu, ‘Hepimiz aynı gemideyiz” diyenlere karşı “Geminin gerçek sahipleri olarak hakkımızı,  emeğimizin, alın terimizin karşılığını istiyoruz” diyerek tüm farklılıklarımıza rağmen birbirimize kenetlenmekten geçiyor.

Bugün bunun ilk adımını atıyoruz. Bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine itirazımızı yükseltiyoruz. Üretimden gelen gücümüzü kullanıyor, bu daha başlangıç, mücadeleye devam diyoruz.

İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli İstihdam- Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti, Grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırıldığı Gerçek Bir Toplu Pazarlık Sistemi için omuz omuza vermeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.” ifadelerini kullandı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.