Ulusal Savunma Bakanlığı’nın (MSB) Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde 12 askerimizin şehit olduğunu açıklamasının akabinde ülke derin bir hüzne boğulurken, operasyonla ilgili ayrıntılar merak konusu oldu. İstinye Üniversitesi (İSÜ) İktisadi, İdari ve Toplumsal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Erenel, Pençe-Kilit Harekâtının ayrıntılarını aktardı ve yaşanan gelişmeleri kıymetlendirdi.
Millî Savunma Bakanlığı’nın (MSB) Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde 12 askerimizin şehit olduğunu açıklamasının akabinde ülke derin bir kedere boğulurken, operasyonla ilgili ayrıntılar merak konusu oldu. İstinye Üniversitesi (İSÜ) İktisadi, İdari ve Toplumsal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Erenel, Pençe-Kilit Harekâtının ayrıntılarını aktardı ve yaşanan gelişmeleri kıymetlendirdi.
Millî Savunma Bakanlığı (MSB) tarafından yapılan açıklamaya nazaran, Irak’ın kuzeyinde Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde 12 asker şehit düştü. Bu haber ülkeyi derin kedere boğarken, operasyonla ilgili ayrıntılar merak konusu oldu. İstinye Üniversitesi (İSÜ) İktisadi, İdari ve Toplumsal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Erenel, Pençe-Kilit Harekâtında yaşanan gelişmeleri kıymetlendirdi. Türkiye’nin 1984 yılından beri terör kıskacından kurtulamadığını belirten Erenel, Pençe-Kilit Harekâtının maksadının terör örgütlerinin Türkiye hudutlarına yakın kamp bölgelerini kullanmalarına imkân vermemek, bu kampları kullanarak Türkiye’ye sızmalarını önlemek, Irak kuzeyinde barınma ve lojistik takviye imkanlarını ortadan kaldırmak olduğunu belirtti.
“Bütüncü bir yaklaşıma dayanan hudut güvenliği kavramı uygulanmaya başlanıldı”
Pençe-Kilit Harekâtında yaşanan gelişmeler hakkında konuşan Prof. Dr. Fahri Erenel, şunları söyledi:
“Ülke güvenliğine yönelik tehditlerin değişmesi ve artmasıyla birlikte hudut güvenliğinin yalnızca hudut çizgisi üzerinde sağlanmasına dayanan klasik hudut güvenliği anlayışı terk edilmiş, sonun her iki tarafında ve hatta ülkenin tamamını kapsayacak formda bütüncü bir yaklaşıma dayanan hudut güvenliği kavramı uygulanmaya başlanılmıştır. Bu yaklaşımda ülke bekasına yönelik tehditlerin hudut ötesinden itibaren önlenmesi yani önleyici strateji temel alınmaktadır. Türkiye, Irak ve Suriye sonlarında bu stratejiyi uygulamaktadır. Bu stratejinin her iki ülkenin kırılgan yapıda olması, kendi güçleri ile hudut güvenliğini tesis edememeleri iki taraflı bir iş birliğinin gerçekleştirilmesine mahzur teşkil etmektedir. Bu nedenle Türkiye her iki ülke hududunda bu stratejiyi kendi askeri gücü ile uygulamak zorunda kalmaktadır. Bilhassa Irak’ın kuzeyinde, Hakkâri vilayetimizin karşısındaki bölgeler ve derinlikte Kandil Dağı’na kadar olan saha bölücü terör örgütünün çok sayıda barınma, eğitim, tedavi ve lojistik amaçlı kullandığı kamplarına mesken sahipliği yapmış, bu kamplardan ülkemiz topraklarına sızan teröristler asker-sivil ayrımı gözetmeksizin yaptıkları akınlarla çok sayıda can kaybına ve yaralanmalara yol açmış, kıymetli ekonomik kayıpların nedeni olmuştur. Irak hükümeti ile yapılan müzakerelerden sonuç çıkmamış olması, Irak’ın iç sıkıntıları nedeni ile Irak’ın kuzeyinin güvenliğinin tesis edilmesinde iki taraflı bir iş birliğinin mümkün olmaması Türkiye’yi mahallî ögelerle (Erbil Hükümeti) iş birliği içinde bölgede derinliğine ve genişliğine üs bölgeleri teşkil ederek tertiplenmesini mecburî kılmıştır.”
“Operasyonun gayesi terör örgütünün barınma ve lojistik imkanlarını ortadan kaldırmak”
Operasyonun maksadını kıymetlendiren Erenel, şöyle devam etti:
“Amaç, terör örgütlerinin hududumuza yakın kamp bölgelerini kullanmalarına imkân vermemek, bu kampları kullanarak ülkemize sızmalarını önlemek, Irak kuzeyinde barınma ve lojistik takviye imkanlarını ortadan kaldırmaktır. TSK bölgede teşkil etmiş olduğu, birbiri ile irtibatlı üs bölgeleri ile terör örgütünün hareket alanını daraltmış, ülkemize yönelik hücumları büyük ölçüde önlemiştir. Bölge arazi yapısı çok sert bir karakter göstermektedir. Yüksek dağlar ve derin vadiler, çok sayıda mağaraların mevcudiyeti nedeni ile operasyon açısından çok riskli bir bölgedir. Kış mevsimine girilmesiyle birlikte derin kar, sis, pusu, şiddetli soğuklar üs bölgelerinde barınmayı ve operasyonları güçleştirmektedir. Lakin, TSK’nın kış teçhizatı ve öbür teknolojik kolaylıkları bu zorluklara baş etmeye imkân sağlamaktadır. Bölgede misyon yapmak lakin ve lakin vatan sevgisini kalbinin derinliklerinde hissetmekle mümkün olabilmektedir. Operasyon bugüne kadar belirlenen gaye ve gayelere uygun olarak yürütülmüştür. Irak Merkezi Hükümeti‘nin bu bölgede terörü önlemekte kararlı olması ve bu kararlığını Türkiye ile yakın iş birliği içinde yürütmesi halinde vakit içinde bu üs bölgeleri terk edilebilir. Fakat, yakın vakit diliminde bu çeşit bir gelişme mümkün görünmemektedir. Bu nedenle tahminen kimi düzenlemeler yapılarak önleyici harekata devam edilmesi beklenilmelidir.”
“1984 yılından beri ülkemiz terör kıskacından kurtulamadı”
Şehit haberlerinin toplumu da derin kedere boğduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Erenel, şunları söyledi:
“1984 yılından beri ülkemiz terör kıskacından kurtulamamıştır. Bunda terör örgütünü menfaatleri doğrultusunda kullanmaya devam eden ve her türlü takviyesi sağlayan kelamda müttefik ABD üzere ülkelerin kıymetli rolü bulunmaktadır. Çok sayıda şehit verilmiş, sivil vatandaşlarımız ömürlerini kaybetmişler, uzuv kaybına uğrayan asker ve sivil vatandaşlarımız olmuştur. Terörün verdiği ekonomik kayıplar çok fazladır. Vatandaşlarımız artık kayıplara dayanamamaktadır. Kısa vakit diliminde verilen kayıplar doğal olarak toplumumuz derinden üzmüştür.”
