KÜLTÜREL DEJENERASYON

Unutmakla Başlar”
Kültürel dejenerasyon; bir anda ortaya çıkmaz, bir toplumu içten içe kemiren sessiz bir çöküştür. Ne zaman ki bir millet, kendi değerlerini “geri” görmeye başlar, işte o zaman çürüme başlar. Anane, örf, dil, edep, ahlak… Bunlar bir toplumun taşıyıcı kolonlarıdır. Bu kolonlar yıkıldığında gökdelen gibi görünsek de içimiz boştur.
Globalleşme adı altında her geleni sorgusuzca kabul eder, her gideni “zaten modası geçmişti” diye uğurlarsak; köklerimizi kaybederiz. Oysa kültür, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de temelidir. Unutmak sadece kimliği değil, yönümüzü de siler.
Bugün çocuklarımız atasözlerini bilmeden büyüyor, gençler yerel ezgilerden utanır hâle geliyor. Dillerde yabancı kelimeler, davranışlarda kimliksizlik… Moda adına yozlaşma, modernlik adına öz benlikten kopuş… Ve en acısı da, bunların “gelişmişlik” sanılması.
Kültürel dejenerasyonun en büyük nedeni, ait olma ihtiyacını yanlış yerlerde aramamızdır. Kendi kültürünü tanımayan, kolayca başkasına hayran olur. Halbuki her milletin sahip olduğu değer, bir hafıza birikimidir. O hafızayı kaybetmek, bir milletin kendini unutmasıdır.
Bugün yeniden sormalıyız kendimize:
Biz kimiz? Nereden geldik? Ne taşıyoruz?
Ve daha önemlisi: Ne bırakacağız?
ELİF TANKUT
SOSYOLOG