Karakılçık efsanesi geleceğe taşınıyor 

İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer’in Seferihisar’da bir avuç tohumla yola çıkıp Türkiye’ye yaydığı atalık karakılçık buğdayı, gençlerin ellerinde tarladan sofraya ulaşıyor. Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Kısmı öğrencileri, İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik Belediyesi üyeleri ile birlikte karakılçık tohumlarını ekmek için tarlaya girdi. Menderes’te 4 dönüm yerde ekim yaparken gençleri yalnız bırakmayan İzmir Köy Koop Birliği Lideri Neptün Soyer, “Tarlada gençlerin izinin olması gerek. Bu kimliği gençlere, gençlerden de geleceğe aktarmak gerekiyor” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Lider Tunç Soyer’in “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu doğrultusunda yürüttüğü çalışmaların başında gelen atalık karakılçık buğdayının tekrar üretimi gençlerin ve üniversitelerin de dikkatini çekti. İzmir Büyükşehir Belediyesi Ziraî Hizmetler Dairesi Başkanlığı öncülüğünde Menderes’in Develi Mahallesi’ndeki yerde İzmir Köy Koop Birliği Lideri Neptün Soyer, Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Kısmı Lideri Doç. Dr. Seda Genç, Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Kısmı Dr. Öğretim Üyesi Aksiyon Ezgi Fadıloğlu, Slow Food Hareketi’nin Türkiye’deki kurucularından gazeteci Nedim Atilla, Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Kısmı öğrencileri ile İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik Belediyesi üyeleri çoban ateşi etrafında bir ortaya geldi. Atalık karakılçık tohumunu gençlerle birlikte eken İzmir Büyükşehir Belediyesi, “Tarladan Sofraya” algısını pekiştirerek geçmişe sahip çıkılmasına hedefliyor.

Kırsalı, köyü korumazsak kentlerdeki hayat daha da zorlaşacak
Gençleri ekim yaparken yalnız bırakmayan İzmir Köy Koop Birliği Lideri Neptün Soyer, “İster üretici olun isterseniz tüketici olun tarladan sofraya giden öyküyü çok yakından bilmeniz gerekir. Tarlada gençlerin izinin olması gerek. Buradaki gençler gastronomi kısmından mezun olacaklar ve un ile çok işleri olacak. Bizler geçen sene de bu aktifliği yaptık. Birlikte tarlaya karakılçık buğdayı tohumu ektik daha sonra onları hasat ettik ve Ödemiş Demircili Ziraî Kalkınma Kooperatifi’nin un değirmeninde un oldu ve sokaktaki fırınlarda ekmek oldu. Bu bizim kimliğimiz. Bu bizim kadim bilgilerimiz. Bunu bizim birebir vakitte Liderimiz Tunç Soyer’in ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ telaffuzuyla de bu kimliği gençlere, gençlerden de geleceğe aktarmak gerekiyor. Bu bir gelenek. Kırsalı, köyü korumazsak köylüyü güçlendirmezsek kentlerdeki hayat daha da zorlaşacak. Bütün dünya konuşuyor” dedi.

Siyasetçi yaptığı yatırımlar ile dağın gerisindeki vahayı gösterir
Türkiye’deki siyasi ortamda iklim ve besin krizi geri planda kaldığına da değinen Neptün Soyer, “Kimse bunu konuşmuyor. Aslında bizlerin tek önceliğinin bu olması gerek. Tarımı kalkındırmak, iklim kriziyle gayret etmek, pak ve adil besine ulaşılabilirliği sağlamak. Bizler elimizden gelen ne varsa çocuklarımızın geleceği için yapıyoruz. Bir kenti yönetmek tabiattaki ahenk üzere bir ahenk gerektirir. İzmir, sivil toplum örgütleriyle iş birliğini çok âlâ başaran bir kent. Dünyayı uygunlaştırmak, onarmak zorundayız. İzmir kendini koruyor. Geleceğin teminatını gençlere veriyor. Yapılan alt yapı yatırımları ile çocukların 50 yıllık geleceğini onlara veriyor. Bir siyasetçi yaptığı yatırımlar ile dağın ardındaki vahayı gösterir. İzmir farklıdır, İzmir güzeldir” dedi.

Tarımı, çiftçiyi anlamak diğer türlü mümkün olamazdı
Gastronominin hammaddesinin tarım olduğunun altını değerle çizen Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Kısım Lideri Doç. Dr. Seda Genç, “Toprağa bağımlı bir kısımız. Ne yapalım diye düşünürken bize Neptün Hanım bir çuval karakılçık getirdi. Geçtiğimiz sene bu vakitler ekim yaptık. 6 ay boyunca takip ettik. Haziran ayında bir geldik uzunluğumuzu geçen buğday başakları ile karşılaştık. Biz bu ektiğimiz eserlerle ekşi mayalı ekmekler yaptık ve mutfağımızda bir sürü eserler elde ettik. Karakılçık unundan çok mutlu kaldık. Aslında biz toprakla bağımızı güçlendirdik. Bu sene bir de eserleri zenginleştirerek darı ekmeyi düşünüyoruz. Antik tohum olan, susuzluğa sağlam en temel ve en tarihî süreçte eski besinlerden biri olan darıdan elde edeceğimiz tahıllardan ekmekler yapmayı planlıyoruz. Tarımı, çiftçiyi anlamak ve tabiatla bağı koparmadan besin israfını anlatmak öbür türlü mümkün olamazdı. Bu kadar emeği görürken gereksiz tüketimi anlıyoruz. Yaşayarak görmek daha farkında yapıyor. Ayrıyeten İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ederim. Takım çalışması ve kurumların bir ortada çalışması çok önemli” biçiminde konuştu.

Gelin daima birlikte İzmir’de SlowFood İzmir Gençlik Kümesini kuralım
Gazeteci Nedim Atilla ise “Genç kardeşlerimiz ile ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ anlayışıyla bir ortaya geldik. Dünya düzgüne gitmiyor. Gelecek için tasalarımız var. Kendi çocuklarımız, torunlarımız için derdimiz var. Slow Food hareketi daha pak, daha adil bir dünya için kuruldu. Burada atacağınız her tohum gelecek için atılacak. Dünyanın 160 ülkesinde varız. Rastgele bir siyasi angajmanımız yok. Emelimiz geleceği kurmak ve bunun için de gençlere gereksinim var. Gelin daima birlikte İzmir’de Slow Food İzmir Gençlik Grubu’nu kuralım. Gençlik ağı çok kıymetli. Torino’ya sizlerle birlikte gideriz ve bunlar da İzmir’in gençleri deriz. Kurum olmanın, insan olmanın en büyük bedeli biyo çeşitliliklere hürmet duymaktır. Şayet biyo çeşitliliğe hürmet duymuyorsanız kurum da değilsiniz insan da değilsiniz. İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer, bütün renkleri kucaklayan ve tabiata hürmet duyan, tarımı önceleyen bakış açısıyla tüm Türkiye’ye örnek oldu” sözlerini kullandı.

Tarladan sofraya kavramına şahsen şahitlik ettik
‘Kurda kuşa aşa’ diyerek ekim yapan Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Kısmı son sınıf öğrencisi Gürsel Tırpan, “Bu sene benim ekime ikinci defa gelişim. Gastronomi öğrencisinin tarımı bilmesi gerek. Bu işe girdiğimizde bunu daha net anladım. Şahsen kendimiz tohumları ektik. Değirmende un yaptık. Bu bizim için çok memnunluk verici. Tarladan sofraya kavramına şahsen şahitlik ettik. O esere dokunmak, emeği, çabayı görmek inanılmaz bir şey. Ben kısma başladığımda bu türlü bir şey aklıma gelmezdi ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Yaşar Üniversitesi iş birliğiyle bu kadar tarıma yakın olduk. Bizler ektiğimiz atalık tohumları biliyoruz. Buradan da çok hoş eserler elde ediyoruz. Hem geçmişe hürmetimiz oluyor hem de geçmişteki eseri sofralara taşıyıp bilinirliğini artırıyoruz” diye konuştu.

Umarım bizler geleceğimizi ektiğimiz tohumlar üzere yeşertiriz
İzmir Gençlik Belediyesi üyesi Elif Çatın ise, “Geleceğimizi kurmak için geçmişimizle burada birlikteyiz. Tarlalarımıza tohumları serptik. Karakılçık tohumlarını ekerek kendi geleceğimi kurtarmak istiyorum. Ben sağlıklı besine ulaşmak istiyorum. Sürdürülebilir tarım olsun istiyorum. Liderimiz Tunç Soyer bu mevzunun değerini biliyor ve yıllardan beri hemİzmir’e hem de Türkiye’ye anlatıyor. Umarın bizler geleceğimizi ektiğimiz tohumlar üzere yeşertiriz” halinde konuştu.