GEMLİK ‘TE KADININ EMEĞİ, TOPRAĞIN DUASI

Görev icabı mesai arkadaşlarım ile yola çıktığımız bir gün, aslında kalbimize dokunan bir hatıraya dönüştü: Umurbey
Köyündeydik bu hafta.
Haritada küçük görünen ama gönülde kocaman bir yer. Zeytin yaprağının hışırtısında, kadının yorgun avucunda, dedelerin duasında saklı bir dünya.
Toprak sessizdi ama emek konuşuyordu. Zeytinliklerin arasında ilerlerken sanki rüzgâr değil, alın teri esiyordu. Daha kapı çalmadan, yüzler gülümsedi. Biz hizmeti anlatacaktık, onlar misafirliğin ne olduğunu öğrettiler bizlere…
Umurbey’in kadınları…
Öyle kadınlar ki; sabahtan akşama toprağa eğilir, ama kalbini daima göğe kaldırır…
Emekçi ablalarımızın mutfağına girdik ,gönüllerini ardına kadar bizlere açtılar.Kalplerinin güzelliği tarifsiz . Çok etkilendik…
ikramliklari sıcak sıcak bizlere sunma gayretleri,biz sosyal hizmetler personelleri ,genç arkadaşlar çok mutlu olmuştuk. Yıllarca taniyormuşuz gibi birbirimizi. Biz kurum olarak hizmetlerimizi anlatırken muhabbet dolu anlar gönüllerin kaydına geçmeye başlamıştı bile…
Velhasil…fırın sıcak, ekmek taze, sözleri samimiydi.
Bir koyun hikâyesi anlattılar…
Sabah ezanıyla kalkış, önce hayvanlar, sonra çocuklar…
Sütten yoğurt, yoğurttan umut, umuttan sofra kurulur.
“Biz yoruluruz ama rızık için hiç şikâyet etmeyiz,” dediler.
Bu söz, Anadolu’nun kalbinde yazılı bir sırdı.
Köy kahvesinde 7’den 77’ye sohbet…
Dedeler, çocuklar, gençler…
Bir dede yavaşça çubuğunu bırakıp;
“Burada biz birbirimize kalabalık değil, yoldaşız.”Elif evladım.Duygulandım cümledeki mana çok sıcak ve derin geldi.
İşte Umurbey’in sırrı: Az insan, çok yürek.
Fotoğraflar çektik…
Ama en güzel kare makineye değil, yüreğimize işlendi. Çünkü fotoğraf durur, hatıra yürür.
Ve şimdi bu satırlar, Umurbey’in tüm emektar kadınlarına armağanımdır:
Onlar sadece zeytin toplamaz…
Evlat büyütür, toprak büyütür, vefa büyütür.
Bu ülkenin gerçek hikâyesi, işte bu görünmeyen ellerdedir.
Minnetle kapanırken…
Bizi misafir değil, evlat gibi ağırlayan Umurbey halkına gönülden teşekkür ederim.
Kadının emeği varsa, bereket vardır.
Ve ben gördüm: Umurbey’de ekmekten önce şükür pişiyor.
Sevgi ve hürmetle,
Elif ANKUT