BİR İLÇENİN VİCDANI:GEMLİK’TE GÖRÜLMEYE LAYIK OLMAYAN YÜZLER Mİ VAR ACABA ?!?!
Gemlik…
Zeytiniyle, deniziyle, insan sıcaklığıyla bereketli bir Marmara ilçesi. Ama her bereketin ardında bir sessizlik, her sessizliğin ardında da bir çağrı vardır.
Bu hafta kalemim o çağrının sesiyle yazıyor. Çünkü bu satırlar sadece bir eleştiri değil, bir farkındalık çağrısıdır.
Bir ilçenin gelişmişliği binaların yüksekliğiyle, yolların genişliğiyle ya da etkinlik takvimleriyle ölçülmez.
Gerçek gelişmişlik, insana verilen değerle ölçülür.
Bir ilçede kadın güvende değilse, yaşlılar yalnızsa, engelliler görünmezse, gençler çaresizse — orada ilerlemeden söz etmek sadece kâğıt üzerindedir.
Son haftalarda Gemlik’te sıkça aynı cümleleri duydum:
“Kadın sığınma evi yok mu burada?”
“Madde bağımlısı gençler için bir merkez açılacak mı?”
“Engelli çocuklarımız için gündüz bakım yeri olsa ne güzel olurdu…”
“Yaşlılarımıza güvenli bir bakım alanı bulmak çok zor…”
Bu cümleler birer şikayet değil, toplumsal nabzın titremesidir.
Ve bu titremeyi artık duymak, görmek ve harekete geçmek gerekiyor.
Gemlik, potansiyeli çok yüksek bir ilçe.
Halk bilinçli, dayanışma duygusu güçlü, üretim enerjisi canlı.
Ancak bu enerjinin sosyal alanlarda da yansımasını görmek hepimizin hakkı.
Bir kadın evinde şiddetten kaçıp sığınacak bir yer bulamıyorsa,
bir genç bağımlılıkla mücadelede yalnız kalıyorsa,
bir yaşlı günün bir kısmında sıcak bir ortamda nefes alamıyorsa,
o ilçenin kalbi tam atmıyor demektir.
Belediyeler, sadece yol yapan, park düzenleyen kurumlar değildir.
Belediye, halkın ruhuna dokunan, yaşamın görünmeyen yaralarına merhem olan yapıdır.
Bu nedenle artık sosyal belediyecilik, sadece bir kavram değil; bir zorunluluk, bir vicdan meselesi olmalıdır.
Gemlik bu anlamda büyük bir imkana sahip.
Doğasıyla, coğrafyasıyla, halkıyla bu alanlarda örnek bir model haline gelebilir.
Bir kadın yaşam merkezi, bir engelli gündüz bakım evi, bir madde bağımlılığı rehabilitasyon ve eğitim merkezi kurulsa,
Gemlik yalnız Marmara’ya değil, tüm Türkiye’ye örnek olur.
Bu yazı bir eleştiri değil, bir davet.
Bir masanın etrafında toplanmaya, ortak akıl üretmeye, “nasıl daha iyi oluruz” diye konuşmaya bir davet.
Bizim ilçemiz buna fazlasıyla layık.
Yeter ki gözümüzü kentin taşına değil, insanın kalbine çevirelim.
Temennim odur ki bu satırlar sadece bir gazete köşesinde kalmasın.
Yetkili kulaklara değsin, bir projeye dönüşsün.
Bir gün “Gemlik’te artık kadınlar güvende, yaşlılar huzurlu, gençler umutlu, engelliler görünür.” diyebilelim.
O gün geldiğinde bu yazının her kelimesi anlamını bulacak.
Çünkü Gemlik sadece güzel bir ilçe değil…
Gemlik, bu ülkenin vicdan haritasında parlayan bir noktadır.
Ve vicdan, sessiz kalmamalıdır.