Dolar 40,6666
Euro 47,5792
Altın 4.416,31
BİST 10.901,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 33°C
Parçalı Bulutlu
Bursa
33°C
Parçalı Bulutlu
Cum 34°C
Cts 34°C
Paz 34°C
Pts 34°C

Başörtüsü Üzerinden Anlamları Zorlamak: İnanca Saygı, Provokasyona Red!

Başörtüsü Üzerinden Anlamları Zorlamak: İnanca Saygı, Provokasyona Red!
7 Ağustos 2025 06:24
A+
A-

Feminist yazar Berrin Sönmez’in, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın son hutbesine tepki olarak “başörtüsünü çıkaracağını” açıklaması, kamuoyunda derin tartışmalara yol açtı. Sönmez, ülkede başörtüsünün ileride zorunlu hale getirilebileceği yönündeki endişesini gerekçe gösterdi. Ancak bu açıklama, kişisel bir karar olmanın çok ötesinde; hem dini değerlerin sembolü olan başörtüsünü araçsallaştırmakta hem de toplumun manevi hassasiyetlerine doğrudan müdahale anlamı taşımaktadır.

Başörtüsü İnançtır, İdeolojik Protesto Aracı Değil

Başörtüsü, yüzyıllardır İslam inancının bir simgesi ve ibadet bilincinin dışavurumudur. Takmak ya da takmamak, bireyin vicdanı ve inancıyla ilgili bir karardır. Ancak bu tercihin, bir ideolojik karşı duruşa veya siyasi mesaj aracı hâline getirilmesi, başörtüsünün özündeki manevi anlamı silikleştirir. Düşünce özgürlüğü ile kutsalları istismar etmek arasındaki çizginin, bu açıklama ile fazlasıyla aşıldığı görülmektedir.

Diyanet’in Yolu Rehberliktir, Zorbalık Değil

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı hutbeler, toplumu dini ve ahlaki değerlerle buluşturmayı amaçlar. Hiçbir hutbe, bireye baskı unsuru değildir; yön gösterir, rehber olur. Başörtüsünün bir gün zorunlu olacağına dair kurgu üzerine alınan bu eylem kararı, ne bugünün hukuk düzeniyle ne de Diyanet’in misyonuyla bağdaşır.

Geçmişin Yasaklarını Unutmayın!

Türkiye, başörtüsü yasakları nedeniyle nice dramlar yaşamış, kadınların eğitime ve istihdama erişimi engellenmişti. Bugün elde edilen özgürlük ortamı, yılların mücadelesiyle kazanıldı. Şimdi bu ortamı, gerçek dışı korkularla zedelemeye çalışmak; sadece başörtüsünü değil, tüm kadınların inanç özgürlüğünü gölgelemektir.

Türk Diyanet Vakıf-Sen’den Net Tepki

Konuya ilişkin açıklama yapan Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, şu sözlerle sert tepki gösterdi:

“Başörtüsünü bir protesto aracı gibi kullanmak, inancın içini boşaltma çabasıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, milletimizin manevi değerlerini korumak için var. Kimseye dayatma yapmaz, ama yol gösterir. Biz, hem dayatmalara hem de inanç değerlerini provoke etmeye çalışanlara karşıyız. Din bir vicdan işidir; saygıyla yaşanmalıdır, ideolojik hesaplarla araçsallaştırılmamalıdır.”

Toplumu Gerilime Sürüklemeyin
Bugün Türkiye’de, isteyenin örtündüğü, isteyenin örtünmediği bir hukuk ve özgürlük düzeni vardır. Böylesine bir ortamda “zorunluluk gelebilir” varsayımıyla yapılan açıklamalar, toplumsal huzura zarar verir. Herkes kendi tercihinde özgürdür; ama kimse kutsalları ideolojik çatışmaların arenasına çekme hakkına sahip değildir.

Son Söz:

Başörtüsü ne bir aksesuar ne de bir siyasal mesajdır. O, inanmış bir yüreğin teslimiyetidir. Bu kutsal sembolü, geleceğe dönük korkularla lekelemek değil; özgürlük ortamında saygıyla yaşatmak herkesin ortak sorumluluğudur.

İşte o açıklama…

Başörtüsü Üzerinden Anlamları Zorlamak

Feminist yazar Berrin Sönmez’in, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın son hutbesine tepki olarak başörtüsünü çıkaracağını açıklaması kamuoyunda yankı uyandırdı. Gerekçesi, ülkede başörtüsünün bir gün zorunlu hâle getirilme ihtimaliydi. Bu açıklama, sadece kişisel bir tercih değil; aynı zamanda dini bir sembolün anlamını zedeleme riski taşıyan, dikkatle ele alınması gereken bir tutumdur.

Başörtüsü, bir inancın ve teslimiyetin göstergesidir. Zorla takıldığında değil, inanılarak örtüldüğünde anlam kazanır. Bugün Türkiye’de başörtüsü serbesttir; isteyen örter, isteyen örtmez. Kısıtlama değil, özgürlük ortamı mevcuttur. Ancak bu özgürlük ortamında, zorunluluk algısı üreterek bir karşı duruş sergilemek, hakikati çarpıtmak olur.

Diyanet’in hutbeleri, dinî ve ahlaki değerleri hatırlatmak için hazırlanır. Toplumun maneviyatını diri tutmak, aileyi korumak ve genç nesillere sağlıklı bir yön vermek amacı taşır. Diyanet İşleri Başkanlığı hiçbir zaman bireylere baskı kurmaz; yön gösterir, yol sunar. Bu hutbeleri, siyasi bir niyet okumayla çarpıtmak, hem Diyanet’e haksızlıktır hem de toplumu gereksiz yere gerilime sürüklemektir.

Sayın Sönmez’in tercihi elbette kendisini bağlar. Ancak bu tercihin başörtüsü gibi kutsal bir değeri bir tür “protesto” aracı hâline getirmesi, başörtüsünün manevî anlamını gölgeler. Bu tür eylemler, inanç özgürlüğü çerçevesinde değil; inançla mücadele algısı yaratma riski taşır.

Bugün Türkiye, geçmişte başörtüsü yasaklarının acılarını yaşamış bir ülke. Eğitimden, istihdama kadar birçok alanda başörtülü kadınların dışlandığı dönemler hafızalarda hâlâ tazedir. Bu özgürlük ortamını zedeleyecek her söylem, özellikle kadınların inançlarını yaşamalarına zarar verir.

Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın milletimize sunduğu manevi rehberliği kıymetli buluyor, her türlü dayatmaya karşı olduğumuz gibi, her türlü çarpıtmaya da karşı durduğumuzu ifade ediyoruz. Din bir vicdan işidir, başörtüsü bir inanç meselesidir. Bu kutsalları siyasallaştırmak değil; saygıyla yaşamak gerekir.

Hilmi Şanlı
Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.