“Emeğe Saygı, Tayinlerde Adalet, Haklarda Eşitlik!”

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görev yapan veri hazırlama personeli, şoför, aşçı, güvenlik ve yardımcı hizmet çalışanlarının yaşadığı mağduriyetleri gündeme taşıyarak, “Bu kurumun yükünü omuzlayan sessiz neferler artık görülmek istiyor” dedi.

Sendika adına yaptığı kapsamlı açıklamada Şanlı, Diyanet teşkilatının her alanında büyük bir özveriyle hizmet veren çalışanların, tayin ve özlük hakları konusundaki adaletsizlikler karşısında moral ve motivasyon kaybı yaşadığını vurguladı.

“Kurumun Omurgasını Oluşturan Çalışanlar Görmezden Gelinemez”

Hilmi Şanlı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sadece vaiz, imam ve müezzinlerden ibaret olmadığını; kurumun görünmeyen kahramanları olarak nitelendirdiği Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmenleri, şoförler, aşçılar, güvenlik görevlileri, yardımcı hizmetler ve destek personellerinin Diyanet hizmet zincirinin temel halkasını oluşturduğunu söyledi.

Şanlı, “Bu çalışanlarımız, yıllar boyunca kazandıkları tecrübe, disiplin ve kurum kültürüyle görevlerini sessizce, büyük bir fedakârlıkla yerine getirmektedir. Ancak, tayin taleplerinde yeniden sözlü ve uygulamalı sınava tabi tutulmaları, yılların emeğini ve birikimini hiçe saymaktır” ifadelerini kullandı.

“Tayinlerde Yeniden Sınav Uygulaması Motivasyonu Kırıyor”

Türk Diyanet Vakıf-Sen yöneticisi, kurum içinde yıllardır başarıyla görev yapan personelin, sadece yer değişikliği talebinde bulunduğunda yeniden sınava alınmasının adalet, liyakat ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmadığını belirtti.

“Bir memurun görev yerini değiştirmek istemesi, yeniden sınava girmesini gerektirmez. Bu uygulama, hem çalışanı cezalandırmak hem de tecrübesini değersizleştirmektir. Bu durum, kurum içi motivasyonu zayıflatıyor ve Diyanet’in güçlü hizmet yapısını olumsuz etkiliyor.”

“Özlük Hakları Günün Ekonomik Gerçeklerine Uygun Şekilde Yeniden Düzenlenmeli”

Açıklamada, Diyanet’te uzun yıllardır hizmet eden çalışanların özlük haklarının günün ekonomik koşullarına göre yeniden düzenlenmesi gerektiğine de dikkat çekildi.

Şanlı, “Aynı unvanda başka kamu kurumlarında çalışanlarla Diyanet personeli arasında ciddi mali farklılıklar oluşmuştur. Diyanet’te görev yapan çalışanlar, eşdeğer kadrolardaki memurların sosyal ve ekonomik haklarına sahip olmalıdır” diyerek, eşit işe eşit ücret talebini dile getirdi.

“Mali Haklarda Adalet Tesisi Edilmeli”

Türk Diyanet Vakıf-Sen’in talepleri arasında, destek hizmetleri, aşçılar, güvenlik görevlileri, şoförler ve yardımcı hizmet personelinin ek ödemeleri ve fazla mesai ücretlerinin yeniden düzenlenmesi de yer aldı.

Şanlı, “Bu personel grupları, mesai kavramı olmadan, çoğu zaman ibadethanelerin ve kurum binalarının görünmeyen düzenini sağlayan insanlardır. Ancak sorumluluklarıyla orantılı bir mali karşılık alamamaktadırlar. Bu, adalet duygusunu zedeleyen bir durumdur” dedi.

“Sayın Başkanımızdan Umutluyuz”

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Safi Arpaguş’un, bu taleplerin haklılığını göreceğine inandıklarını belirten Şanlı, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

“Bizler, kurumun yükünü sırtlayan, görünmeyen kahramanlarız. Diyanet’in her alanında alın teriyle hizmet eden bu personelin sesi artık duyulmalıdır. Sayın Başkanımızın da emeğin, adaletin ve liyakatin yanında olacağına inanıyoruz.”

“Emeğe Saygı, Tayinlerde Adalet, Haklarda Eşitlik!”

Açıklamanın sonunda, Diyanet çalışanlarının talepleri üç başlık altında toplandı:

1. Tayinlerde Adalet ve Liyakat:
   Aynı unvanda ve disiplinsizliği bulunmayan çalışanlar, sadece tayin istedikleri için yeniden sınava tabi tutulmamalıdır. Yer değişiklikleri, hizmet süresi, performans ve kurum ihtiyacı dikkate alınarak yapılmalıdır.

2. Özlük Haklarının Güncellenmesi:
   Uzun yıllardır hizmet eden personelin maaş, sosyal hak ve izin düzenlemeleri günümüz koşullarına uygun hale getirilmelidir.

3. Mali Haklarda Eşitlik:
   Fazla mesai, ek ödeme ve görev tazminatları yeniden düzenlenmeli; işin niteliği ve sorumluluğu mali haklara yansıtılmalıdır.

“Bu Kurumun Mutfak Emekçileri Artık Görülmek İstiyor”

Şanlı, açıklamasını şu güçlü ifadelerle tamamladı:

“Diyanet İşleri Başkanlığı, sadece din hizmeti sunan değil, aynı zamanda bu ülkenin manevi omurgasını ayakta tutan bir kurumdur.
Bu omurganın ayakta kalması, sadece kürsüdeki imamla değil, o kürsünün ışığını yakan, masasını tozdan arındıran, yemeğini pişiren, evrakını düzenleyen, arşivini koruyan çalışanlarla mümkündür.
Biz, bu görünmeyen emeğin artık görünmesini istiyoruz.”

Diyanet bünyesindeki binlerce personel, kurum içi tayinlerde adalet, özlük haklarında iyileştirme ve mali eşitlik talebiyle bir kez daha sesini yükseltiyor. Türk Diyanet Vakıf-Sen yönetimi, bu çağrının sadece bir sendikal talep değil, kurumun hizmet kalitesi ve çalışma barışı için hayati bir gereklilik olduğunu vurguluyor.