Gemlik’teki Sıvılaşma ve Deprem Riski

Geçtiğimiz günlerde programıma konuk olan Jeoloji Yüksek Mühendisi Engin Er, Gemlik’in doğal afet risklerine dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye genelinde olduğu gibi, Gemlik’te de alüvyon arazi üzerine yapılaşmanın getirdiği tehlikeler ne yazık ki göz ardı edilemeyecek boyutta. İznik’ten başlayıp Orhangazi ve Gemlik’ten geçen fay hattı, bu bölgedeki yapıların sağlamlığını tartışmaya açıyor.
Er, özellikle Gemlik’in kuzey yamaçlarında, Kumla’ya doğru olan bölgede yaşanan heyelanlara dikkat çekti.
Son dönemlerde bazı binaların kaydığını hatırlatarak, Manastır Bölgesi’nde yapılan incelemelerden bahsetti. Bu incelemeler, Gemlik’in sadece sıvılaşma riskiyle değil, aynı zamanda heyelan tehlikesiyle de karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.
Ancak Er’in altını çizdiği önemli bir husus var: sıvılaşma riski olan bölgelerde yapılaşma tamamen yasaklanmış değil. Doğru mühendislik hizmeti, zemin ve yapı uyumu sağlandığında bu alanlarda da güvenli yapılar inşa edilebileceğini belirtiyor.
1999 depreminden verdiği örnek ise bu tezi destekler nitelikte. Bursa Ovası’nda yıkılan iki katlı binaların aksine, zemin iyileştirmesi yapılan ve mühendislik hizmeti alınan 20 katlı binalarda çatlak dahi oluşmamış.
Bu durum, Gemlik ve benzeri bölgelerde yapılaşmanın tehlikelerle dolu olduğunu, ancak bilinçli mühendislik hizmetleri ile bu tehlikelerin minimuma indirilebileceğini gösteriyor.
Gemlik’te yaşanan doğal afet riskleri, yapılaşma anlayışımızı yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini bizlere hatırlatıyor.